Boşanma Davası Nasıl Açılır? Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Süreci
Hukukumuzda evlilik eşlerden birinin ölümü ya da gaipliğine karar verilmesi ya da boşanma kararı verilmesi ile sona ermektedir. Evliliğin mahkeme kararı ile sonladırıldığı boşanma, aile hukuku alanında en yaygın davalardan biridir. Bununla birlikte boşanma davaları çocuğun velayeti, nafaka, maddi ve manevi tazminat talepleri, mal paylaşımı talepleri gibi bir çok teknik aile hukuku uyuşmazlığının da konu olduğu bir dava türüdür. Bu nedenle boşanma davalarınızın başından sonuna bir boşanma avukatı tarafından yürütülmesi elzemdir.
İstanbuldaki boşanma avukatı, Viridis Legal Partners olarak boşanma davalarınızın her aşamasında sizlerin yanındayız.
Boşanma Davası Nedir?
Boşanma davası; evli çiftin evlilik birliğini yasa önünde sona erdirmesi, evlilik sözleşmesini sonlandırması sonucunu doğuran bir dava olarak tanımlanabilir. Türk Medeni Kanununa göre boşanma mutlaka mahkeme kararı ile gerçekleştirilir. Bu nedenle boşanmak için mutlaka boşanma davası açmak gerekmektedir. Ülkemizde boşanma başka ülkelerdeki örneklerin aksine idari makam nezdinde gerçekleştirilemez. Yine tarafların ihtiyari olarak boşanma protokolünün hazırlanması için arabulucuya başvurma hakkı olsa da boşanmaya karar verecek olan makam her halükarda mahkeme olacaktır.
Boşanma Davası Türleri
Ülkemizde boşanma davaları anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası olmak üzere iki çeşittir. Anlaşmalı boşanma davası eşlerin boşanma kararını birlikte aldıkları ve boşanmanın sonuçları hakkında tam bir uzlaşıya vardıkları halde söz konusu olmaktadır. Çekişmeli boşanma davası ise eşlerin özel boşanma nedenleri ya da genel boşanma nedenine bağlı olarak boşanma talep ettikleri ve boşanmanın, çocuğun velayeti, nafaka, mal paylaşımı ile maddi ve manevi tazminat taleplerini öne sürdükleri davadır. Anlaşmalı boşanma davalarında eşler boşanma ve çocuğun velayeti, nafaka, mal paylaşımı ve maddi ve manevi tazminat talepleri konusunda anlaştıkları bir anlaşmalı boşanma protokolünü mahkemeye sunarlar ve mahkemenin protokolü uygun bulması ve boşanmaya karar vermesi üzerine boşanırlar.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma Türk Medeni Kanunun 166/3 maddesinde düzenlenmiştir.
Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için eşlerin; en az bir yıldır evli olmaları, taraflar arasında anlaşma sağlanmış olması ve bu anlaşmanın boşanmanın mali sonuçlarını diğer bir deyişle; maddi ve manevi tazminatı, nafakayı, müşterek çocuğun velayetini ve çocukla kişisel ilişki kurulması hususlarının düzenlemiş olması gerekir. Bu anlaşma anlaşmalı boşanma protokolü kapsamında gerçekleştirilecektir. Taraflar anlaşmalı boşanma usulünün yerine getirilmesi için mahkemeye birlikte başvurmalı ya da eşlerden biri tarafından açılan dava diğer eş tarafından kabul edilmelidir. Davanın açılması ardından mahkeme duruşma günü verecek ve eşler boşanma iradelerini bir kez daha hakim huzurunda tekrarlayacaktır. Hakimin boşanma protokolünü uygun bulması ve duruşmada boşanma kararının tarafların serbest iradesine dayandığını tespit etmesi üzerine boşanmaya karar verilecektir.
Çekişmeli Boşanma Davası
Çekişmeli boşanma davası tarafların boşanmaya nedenl olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, çocuğun velayeti, nafaka, tazminat talepleri, mal paylaşımı talepleri gibi hususlarda uzlaşıya varamadıkları davalardır. Çekişmeli boşanma davalarında eşlerden birinin boşanma talep etmesi üzerine davalı eşin yalnızca boşanma talebinin reddini istemesi mümkün olduğu gibi boşanmaya neden olan olaylarda davacı eşin kusurunun daha ağır olduğunu iddia ederek karşı dava açması yani davacı eşin boşanma isteminin reddedilmesini ve kendi boşanma talebinin kabul edilmesini istemesi de mümkündür.
Boşanma Nedenleri
Türk Medeni Kanunu 161 ve devamı maddeleri boşanma sebeplerini düzenlemektedir. Sırası ile zina; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış; suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı özel boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir. Genel boşanma sebepleri ise şiddetli geçimsizlik olarak da bilinen evlilik birliğinin temelinden sarsılması kapsamında gösterilmiştir.
Boşanma sebepleri ayrıca nisbi boşanma sebepleri ve mutlak boşanma sebepleri olarak da gruplandırılmaktadır. Nisbi boşanma sebebine dayanan boşanma davalarında boşanma sebebinin varlığını ispat ile birlikte ortak hayatın sürdürülmesinin davacı eşten beklenemeyeceğinin de ispatlanması gerekmektedir.
Zina Nedeniyle Boşanma
Zina eşlerden birinin karşı cinsten biriyle cinsel ilişkide bulunarak sadakt yükümlülüğünü ihlal etmesi olarak tanımlanabilir. Zina nedeniyle boşanma davasını düzenleyen TMK 161. maddesi zinayı bir özel ve mutlak boşanma sebebi olarak göstermiştir.
Zina’dan bahsedilebilmesi için evlilik birliği içinde bulunan davalı eşin karşı cinsten biriyle cinsel ilişkide bulunması gerekmektedir. Flört etmek, görüşmek, öpüşmek gibi fiiller cinsel ilişki teşkil etmediğinden zina sayılmayacaktır. Bu tarz davranışların s güven sarsıcı davranışlara dayalı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilecektir.
Zinanın ispat edilmesi boşanma davalarında tazminat talepleri, mal paylaşımı gibi boşanmanın ekonomik sonuçları bakımından önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma
Boşanma sebebi olarak gösterilen hayata kast eşin hayatını sonlandırmak için işlenen fiillerdir. Pek kötü davranış ise eşlerden birinin diğerine uyguladığı, vücut bütünlüğünü, bedensel veya ruhsal sağlığını bozucu ya da tehlikeye düşürücü davranışlar olarak tanımlanabilir. Dövme ve fiziksel şiddet uygulama, evden kovma, aç bırakma, anormal cinsel ilişkiye zorlama gibi davranışlar pek kötü davranışa örnek olarak gösterilebilir. Onur kırıcı davranışlar ise eşin şeref ve haysiyetini zedeleyen, eşlerden birinin diğerine hakaret etmesi, onu küçük düşürmek amacıyla yaptığı davranışlar olarak tanımlanabilir. Eşe hakaret etme, sözme, vurma ve bunun gibi davranışları onur kırıcı davranış kapsamında değerlendirilebilmektedir. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası TMK 162. maddesinde düzenlenmiştir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin yüksek derecede bir ahlaki yıkımı ortaya koyması ve toplumsal ayıplanmayı getiren bir suç işlemesi ya da sosyal hayatta toplumun genel değer yargılarıyla çatışan, olumsuz nitelikte kabul edilen süreklilik gösteren davranışlarda bulunması bir özel nisbi boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açan eşin boşanma sebebi ile birlikte ortak hayatı sürdürmenin artık kendisinden beklenemeyeceğini de ispat etmelidir. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası TMK 163. maddesinde düzenlenmiştir.
Terk Nedeniyle Boşanma
Terk, eşlerden birinin ortak yaşamı haklı bir sebep olmaksızın bırakması olarak tanımlanabilir. Eşlerden birinin ortak konutu terk etmesi ya da diğerinin ortak konuta dönmesini engellemesi halleri başlığı altında düzenlenmiştir. Terk edilen eşin boşanma davası açma hakkı terkin en az altı ay sürmüş ve terk eden eşin eve dönmesi için yapılan ihtarın sonuçsuz kalmış olması gibi koşullara bağlanmıştır. Terk nedeniyle boşanma davası, TMK 164. maddesinde düzenlenmiştir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin evlilik devam ederken akıl hastalığına tutulması halinde evlilik diğer eş için çekilmez hale gelirse ve akıl hastalığının geçmesine imkan bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenirse hakim boşanmaya karar verebilmektedir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası TMK 165. maddesinde düzenlenmiş olup özel ve nisbi boşanma sebeplerinden biridir.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma (Şiddetli Geçimsizlik)
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma sebebi olarak TMK 166. maddesinde düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin davacı eşin ortak hayatı sürdürmesinin kendisinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması genel boşanma sebebidir. Evlilik birliği çok çeşitli sebeplerle temelinden sarsılabilir. Örneğin, ekonomik şiddet eşlerden birinin kişisel temizliğine gerekli özeni göstermemesi, güven sarsıcı davranışlarda bulunması, aile konutunun mahremiyetini ihlal eden davranışlarda bulunulması gibi vakıalar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması şiddetli geçimsizlik olarak da bilinmektedir. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açma hakkı az kusurlu ya da kusursuz olan eştedir. Ancak kusurlu eş tarafından boşanma talep edilmişse ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilmektedir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması bir nisbi boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan eş aynı zamanda ortak hayatı sürdürmenin kendisinden beklenemeyeceğini de ispat etmelidir.
Yargıtay Kararları İle Boşanma Nedeni Örnekleri
Sigara İçme ve Eşin Sağlığına Özen Göstermeme
yine davalı kadının, astım hastası olan kocasının yanında devamlı sigara içmek suretiyle, kocasının sağlığına gerekli özeni göstermediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylar karşısında, evlilik birliğinin sarsılmasında her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, kocasına göre, davalı kadının daha fazla kusurlu olduğunun tespitine (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/7536 Karar No: 2013/8715, Karar Tarihi: 29.03.2013)
Sadakatsizlik İle Suçlama
eşini sadakatsizlikle suçlayan davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle iken davacının tamamen kusurlu kabul edilmesi ve buna bağlı olarak da davacının manevi tazminat ve yoksulluk nafakası isteklerinin reddi doğru olmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/1807 Karar No: 2012/3624 Karar Tarihi: 23.02.2012)
Eve Kilitlemek
davacı-karşı davalı erkeğin de eşine karşı hakaret ettiği, baskıcı davrandığı ve evin kapısını kilitlemek suretiyle kadını eve kilitlediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda; her iki eş de eşit derecede kusurlu olup, birinin kusurunu diğerinin kusurundan üstün tutmak mümkün bulunmamaktadır. O halde davalı karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulü gerekir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/ 23425, Karar No: 2018 / 9797, Karar Tarihi: 24.09.2018)
Ortak Evin Kilidini Değiştirmek
Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumlarına göre; eşini sadakatsizlikte itham ederek “sokak kadını gibi dışarda geziyorsun” diyen, tehdit eden, evdeki temel yaşam eşyalarını alan ve ortak evin kilidini değiştiren davalı-davacı erkek; cinsel ilişkiden kaçınan davacı-davalı kadına göre ağır kusurludur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/3015, Karar No: 2021/3812, Karar Tarihi: 24.05.2021)
Çalışmama, Evin İhtiyaçlarını Karşılamama
davalı erkeğin çalışmadığı, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocukları harçlık istediğinde vermediği ve çocukları “dilenin” şeklinde terslediği, kadına küfür ve hakaret ettiği, kıskanç olduğu, kadına iffetsizlik yaptığına dair söylemler ve hakaretlerde bulunduğu kusurlarının sabit olduğu, davalı-karşı davacı kadının ise bölge adliye mahkemesince belirlenen erkeğe küfür ve hakaret edip evden kovduğu kusurlarının sabit olduğu anlaşılmaktadır. O halde, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren ve dolayısıyla boşanma sebebi kabul edilmesi gereken vakıalara göre davacı-karşı davalı erkeğin ağır, davalı-karşı davacı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas No: 2021/7536, Karar No: 2021/9868, 21.12.2021)
Ekonomik Şiddet
mahkemece uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, direnme kararı yerindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/ 2-695E., 2008 / 710K. Sayılı ve 26.11.2008 tarihli kararı)
Kumar Bağımlılığı
Toplanan delillerle davalı erkeğin kumar alışkanlığının bulunduğu, kumar alışkanlığı sebebiyle birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde (TMK m.166/1) yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/3192 Karar No: 2019/7665, 25.06.2019)
Uyuşturucu Bağımlılığı
davalı erkeğin eşine birkaç kez fiziksel şiddet uyguladığı, uyuşturucu bağımlısı olup tedaviyi reddettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekirken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/7833 Karar No: 2015/23184, 03.12.2015)
Alkol Bağımlılığı
davalı tanık beyanlarından, boşanmaya yol açan olaylarda; alkol bağımlısı olan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kocanın tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/19717 Karar No: 2009/488 22.01.2009)
Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Hem anlaşmalı hem de çekişmeli boşanma davasının açılması için dilekçe ile mahkemeye başvurulması gerekir. Dava dilekçesinin verilmesi ile mahkeme tensip zaptı düzenler ve duruşma günü verir.
Boşanma Davası Açılması İçin Gerekli Evraklar
Boşanma davasının açılması için dava dilekçesi ile birlikte delillerin de mahkemeye sunulması gerekir. Eğer boşanma davası bir avukattan destek alınarak açılıyor ise boşanma davası vekaletnamesi de boşanma davası dilekçesi ekinde mahkemeye sunulacaktır.
Boşanma Davası Nerede Açılır?
Boşanma davasının nerede açılacağı sorusuna cevap verilebilmesi için boşanma davasında görevli ve yetkili mahkemenin tespit edilmesi gerekir. Görevli mahkemenin tespiti hangi mahkeme; yetkili mahkeme ise neredeki mahkeme sorularına cevap verecektir.
Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Eğer davanın açılacağı adliyede görevli mahkeme yok ise boşanma davasına Aile Mahkemesi Sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi bakacaktır. Boşanma davalarında yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Boşanma Davası ve Kusur
Boşanma davalarında kusurun tespiti hem dava açma hakkı hem de tazminat ve nafaka taleplerinin karara bağlanması açısından oldukça önemlidir.
İlk olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında dava hakkı kusuruz ya da kusuru davalı eşe göre daha hafif olan eşe aittir. Aksi halde davalı eşin davanın reddini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat verilmesi ile nafaka taleplerinin kabul edilmesi de boşanmada eşlerin kusuru ile yakından ilişkilidir. Boşanma davasında maddi tazminat talep edilebilmesi hakkı; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafa tanınmıştır. Boşanmada kusuru daha ağır olan eşin maddi tazminat talebi mahkemece kabul edilmeyecektir. Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Diğer bir deyişle boşanmada aleyhine manevi tazminata hükmedilecek eşin kusurlu olması gerekir. Yine eşlerden biri lehine yoksulluk nafakasına hükmedilecek ise bu eşin kusurunun diğer eşinkinden ağır olmaması gerekir.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Eşlerin evlilik sona erdiğinde mülkiyetlerinde bulunan malların eşler arasında paylaştırılmasına boşanma davasında mal paylaşımı denilmektedir. Boşanmada mal paylaşımı mal rejimi kurallarına göre yapılır. Türk Medeni Kanunu; edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı ortaklığı olmak üzere dört adet mal rejimi belirlemiştir. Bunlardan edinilmiş mallara katılma yasal mal rejimidir. Eşler evlilik sırasında ya da öncesinde evlilik sözleşmesi ile başka bir mal rejimi belirlemediler ise mal paylaşımı yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre yapılır.
Boşanmada mal paylaşımı çeşitli safhaları olan ve hukuki uzmanlık gerektiren teknik ve karmaşık bir süreçtir. Anlaşmalı boşanmada, mal paylaşımını sağlamak için çeşitli yollara başvurmak mümkündür. Bunlardan ilki protokol ile mal paylaşımı yapılmasıdır. İkinci yol ise eşlerin protokol ile mal paylaşımı taleplerinden feragat etmesidir. Son yöntem ise protokol ile mal paylaşımı üzerine bir düzenleme yapılmaması ve anlaşmalı boşanma davası sonuçlandıktan sonra mal paylaşımı için ayrı dava açılmasıdır.
Eşler arasında evlilik sözleşmesi ile bir başka bir mal rejimi belirlenmedi ise ve taraflar anlaşmalı boşanma protokolü ile bir paylaşım yapmadılarsa çekişmeli boşanma davasında mal paylaşımı yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma hükümlerine göre yapılır. Edinilmiş mallara katılma rejimine göre öncelikle eşlerin kişisel ve edinilmiş malları ayrılır. Devamında ise eşlerin edinilmiş mallar üzerinde alacak ve ayni hak talepleri değerlendirilir. Mal paylaşımı taleplerinde alacak kalemleri denkleştirme alacağı, değer artış payı alacağı, katılma alacağı ve katkı payı alacağı taleplerini kapsar. Ayrıca boşanma davasında eşlerin aile konutuna ya da tarım işletmelerinin özgülenmesine ilişkin mülkiyet hakkı talepleri de söz konusu olabilir.
Boşanma Davasında Çocuk Velayeti
TMK 336. maddesi ile boşanmada velayetin çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu düzenlenmiştir. Buna göre boşanan eşlerden hangisinin ortak çocuğun velayetini alacağına mahkemece karar verilecektir.
Mahkeme velayetin hangi tarafa verileceği konusunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Bu takdir yetkisinin ölçüsü ise çocuğun yüksek yararıdır. Çocuğun yüksek yararı belirlenirken; onun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişiminin sağlanması gibi kriterleri ile birlikte çocuğun hangi tarafın yanında daha iyi yetiştirileceği, bakılacağı, eğitim ve öğretiminin daha iyi sağlanacağı gibi durumlar çocuğun yüksek yararına olarak değerlendirilir. Çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim düzeyi, kimin yanında okuduğu, velayet talep eden tarafın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre kimin tedavi imkânı sağlayabileceği gibi çocuğun özel kriterlerine ilişkin hususlar da mahkemelerce dikkate alınmaktadır.
Velayetin belirlenmesinde ve düzenlenmesinde anne ve babanın özellikleri de dikkate alınmaktadır. Bu nedenle çocuğu başkasına bırakma, ihmal, kaçırma, gönüllü terk, yönlendirme, tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet kullanma, sadakatsizlik, ekonomik durum, meslek, yaşanılan çevre, kötü davranış, alkol bağımlılığı, sağlık, dengesiz davranış ve benzeri hususlar dikkate alınarak mahkeme tarafından karar verilir.
Çocuğun bebek denecek kadar küçük olduğu ve anne bakım ve şefkatine sürekli ihtiyaç duyduğu durumlarda mahkemeler velayeti çoğunlukla anneye bırakmaktadır. Ancak çocuğun velayetinin anneye verilmesi çocuğun sağlığını, eğitimini veya ahlaki değerlerini olumsuz etkileyecekse velayet anneye verilmez
Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma davasında eşlerin boşanma nedeniyle menfaatleri zedelendi ise maddi tazminat talep etme hakları bulunmaktadır. Bunun için tazminat talep eden eşin boşanmada kusursuz ya da diğer eşe nazaran daha az kusurlu olması gerekmektedir. Boşanmada maddi tazminat eşlerin yaşı, ekonomik durumu, evlilik süresi, eşlerin kusurlu davranışlarının ağırlığı gibi çok çeşitli kriterler göz önüne alınmaktadır.
Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan eş, kusurlu olan diğer eşten manevi tazminat talep edebilir.
Boşanma Davasında Nafaka
Nafaka tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir. Bunlardan tedbir nafakası boşanma davası sürerken evlilik birliği devam ettiğinden hem eş hem de çocuk lehine hükmedilen nafakadır. İştirak nafakası ise velayet kendisine bırakılmayan eşin müşterek çocuğun giderlerine katılması amacını taşır. Bu nedenle hem tedbir hem de iştirak nafakasında boşanma sebebi, tarafların kusuru gibi hususlar önemli değildir denebilir.
Boşanma halinde koca ya da karı lehine hükmedilen nafaka ise yoksulluk nafakasıdır ve TMK 175. maddesinde düzenlenmiştir.
“2. Yoksulluk nafakası
Madde 175-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Buna göre nafakaya hükmedilmesinde nafaka ödeyecek tarafın kusurunun olup olmaması önem arz etmemektedir. Buna karşılık boşanmaya yol açan olaylarda kusuru daha ağır olan eşin nafaka talep etme hakkı bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle haysiyetsiz hayat süren ya da suç işleyen eş lehine nafakaya hükmedilmeyeceğini söylemek yerinde olacaktır.
Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Boşanma davalarının ne kadar süreceği davanın çekişmeli mi yoksa anlaşmalı mı açıldığına, davanın açıldığı mahkemenin yoğunluğuna, toplanacak deliller gibi çok çeşitli etmenlere göre değişiklik göstermektedir. Ancalşmalı boşanma davaları dava dilekçesinin verilmesinden itibaren yaklaşık üç ay, altı ay içerisinde sonuçlanmaktadır. Çekişmeli boşanma davaları ise yerel mahkeme aşamasında çoğunlukla bir yıl ile iki yıl arasında sürmekte istinaf ve temyiz aşamaları ise yaklaşık birer yıl sürmektedir.
Tek Celsede Boşanmak Mümkün mü?
Eşlerin evlenmesi üzerinden bir yıl geçmediği durumda anlaşmalı boşanmaları mümkün olmamaktadır. Bu nedenle tek celsede boşanma diye anılan bir boşanma davası uygulaması doğmuştur. Eşlerden birinin açtığı davanın diğer eş tarafından kabul edilmesi ile aynı tanığı mahkemede dinletmeleri üzerine boşanma davası bir ya da iki celsede sonuçlanabilmektedir.
Boşanma Avukatınız: Viridis Legal Partners
İster anlaşmalı olsun ister çekişmeli boşanma davaları duygusal bakımdan oldukça yıpratıcı olduğu kadar teknik, dikkat ve uzmanlıkla yürütülmesi gereken davalardır. Boşanmaya dayanak olguların ispatı, ortak hayatın sürdürülmesinin mümkün olup olmadığı tartışmaları, velayet istemleri; tazminat ve nafaka talepleri davanın başından sonuna hatasız yürütülmesini zorunlu kılmaktadır. Bu boşanma davalarının başından sonuna bir boşanma avukatı ile hareket edilmesi gerekir.
Viridis Legal Partners olarak, boşanma davalarınızda en iyi sonuçları temin etmek için yanınızdayız. İstanbul boşanma avukatınız olarak, boşanmada mal paylaşımı, katılma alacağı, nafaka, maddi ve manevi tazminat, ortak çocukların velayeti ve çocukla kişisel ilişki kurulması gibi boşanma davalarının her veçhesinde size en uygun sonuçlara ulaşmak için çalışıyoruz.
Boşanma davalarınızda, boşanma avukatı hizmetlerimizden yararlanmak için bizimle bugün iletişime geçin.
Sıkça Sorulan Sorular
Boşanma davası açmak için ne yapmalıyım?
Boşanma davası açmak için ilk aşama boşanma dava dilekçesinin hazırlanmasıdır. Boşanma dava dilekçesini bir avukat yardımı ile hazırlamak için bu aşamada bir boşanma avukatı ile görüşmeniz ve boşanma nedeni olarak gördüğünüz olayları boşanma avukatınız ile değerlendirmeniz yerinde olacaktır.
Boşanma davası masrafları ne kadardır?
Boşanma davası masrafları; dava harcı, gider avansı gibi çeşitli yargısal giderlerden oluşacaktır. Boşanma davası yargılama giderleri, tanık sayısı, bilirkişi ve keşif gibi delillere dayanılıp dayanılmadığı ve talep edilen alacak kalemlerine göre değişiklik gösterecektir.
Tek celsede boşanmak için hangi şartlar aranır?
Tek celsede boşanma kamuoyunda hem anlaşmalı boşanma için hem de eşlerin anlaşmalı boşanma koşullarına sahip olmadığı durumda eşlerden birinin açtığı boşanma davasının diğeri tarafından kabul edildiği durumu anlatmak için kullanılmaktadır.
Boşanma davasında hangi deliller sunulabilir?
Boşanma davasında tanık, yazışmalar, sosyal medya hesapları, banka ve SGK kayıtları gibi çok çeşitli unsurlar delil olarak kullanılabilir.
Çekişmeli boşanma davası ne kadar sürer?
Çekişmeli boşanma davası dava taleplerinin ve delillerin kapsamına, mahkemenin yoğunluğuna, tarafların istinaf ve temyiz başvurusunda bulunup bulunmadığına göre değişiklik göstermektedir. Ancak çekişmeli boşanma davaları çoğunlukla bir yıl ile dört yıl arasında sürmektedir.
Anlaşmalı boşanma davası ne kadar sürer?
Anlaşmalı boşanma davalarının ne kadar süreceği doğrudan davanın açılması ve mahkemenin duruşma günü vermesi arasında geçen süreye bağlıdır. Mahkemeler çoğunlukla dava açıldıktan sonra üç a ila altı ay sonrasına duruşma günü vermektedir.