Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası (TCK 204)
Resmi belgede sahtecilik suçu ceza hukuku alanında yaygın uygulaması bulunan, görevi kötüye kullanma, özellikli bir suç tipi olarak karşımıza çıkar. Resmi belgede sahtecilik suçlanıyorsanız veya bu suçlama nedeni ile hakkınızda gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin uygulanması söz konusu ise mutlaka bir ceza avukatı desteğinden faydalanmanız gerekir. İstanbuldaki ceza hukuku avukatınız, Viridis Legal Partners olarak ceza yargılamasının tüm aşamalarında sizlerin yanındayız.
Resmi belgede sahtecilik suçu ile suçlanıyorsanız ya da resmi belgede suçunun mağduru iseniz etkili ceza avukatı hizmetleri için hemen bizimle iletişime geçin.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Nedir? (TCK 204)
Resmi belgede sahtecilik suçu Türk Ceza Kanununun 204. maddesinde “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.
Resmi belgede sahtecilik
Madde 204-
(1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Türk Ceza Kanunu’nun 204.maddesi gereğince sahte resmi belge düzenleme, gerçek belgeyi aldatıcı şekilde değiştirme veya sahte belgeyi kullanma suçlarının cezasını 1.fıkrada 2 ila 5 yıl hapis cezası ile yaptırıma bağlamıştır, 2.fıkrada ise kamu görevlileri tarafından resmi belgede sahtecilik suçunu işlenmesi halinde yani kamu görevlisinin görevi gereği düzenleyeceği belgeyi değiştiren, gerçeğe aykırı olarak düzenleyen ya da sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlilerinin 3 ila 8 yıl hapis cezası verileceği belirerek failin kamu görevlisi olması halini daha ağır bir yaptırıma bağlamıştır. Üçüncü fıkrada ise suçun konusunun sahte olduğu kanıtlanana kadar geçerli olan belge olması hali için cezanın yarı oranında arttırılacağını öngörmüştür.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Unsurları
Resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları incelenmeden önce suçun konusunu oluşturan belge ve resmi belge kavramlarının doğru anlaşılması önemlidir. Ayrıca suçun faili bakımından bir failin kamu görevlisi olması halinin ağırlaştırıcı neden olarak düzenlediği göz önünde tutulmalıdır.
Belge Nedir?
Belge Türk Dil Kurumu tarafından bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb.; vesika, doküman şeklinde tanımlanmıştır. Madde gerekçesinde ise belge ve evrak kavramları değerlendirilmiştir. Buna göre belge denince akla ilk gelen hukuki kıymet taşıyan yazılı kağı olsa da yazının mutlaka ki kağıt üzerinde bulunması da bir gereklilik değildir. Örneğin araç plakaları da hukuken belge olarak değerlendirilmektedir.
Resmi Belge Nedir?
Resmi belge Türk Ceza Kanunu’nda bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenen belgeyi ifade etmektedir. Türk Ceza Kanundaki bu ifadeye göre kamu görevlisinin görevi ve belge arasında bağlantı bulunmalıdır. Bununla birlikte TCK 210/2 maddesinde resmi belge hükmünde kabul edilen bir kısım belgeler sayılmıştır.
Resmi belge hükmünde belgeler
Madde 210- (1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Buna göre suçun konusunu oluşturan belge; emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname ise bu belgelerde sahtecilik suçuna resmi belgede sahtecilik suçuna dair hükümler uygulanacaktır. Bu nedenle bu sayılan evraklar “resmi belge hükmünde belgeler ” olarak tanımlanmıştır.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Unsurları
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Fail:
Resmi belge de sahtecilik suçunun faili Türk Ceza Kanunu 204.madde uyarınca suçun faili özel bir kişi veya belge düzenleme yetkisi olan kamu görevlisidir. Kamu görevlisi olmasına rağmen görev yetkisi dışında sahte belge düzenleyen sağlık mesleği mensupları için TCK 210/2-1 hükmü geçerlidir.
(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Mağdur:
Resmi belgede sahtecilik suçunda hukuki olayların ispat yeteneği tanınan belgelerin doğruluğuna duyulan genel ve toplumsal güvenin korunması amacı güdüldüğünden mağdur toplumdur.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Fiil:
Resmi belgede sahtecilik seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Suçu meydana getiren üç farklı hareket madde metninde tanımlanmaktadır.
- Resmi Belgeyi Sahte Olarak Düzenlemek: Resmi belge sahte olarak düzenlemek var olmayan bir belgeyi üretmek veya gerçek bir belgeyi taklit etmektir ancak bu suçun işlenebilmesi için sahtelik normal gözle anlaşılabilir olmamalıdır.
- Resmi Belgeyi Aldatma Amacıyla Düzenlemek: Resmi belgenin mevcut hali üzerinde başkalarını aldatmak amacıyla değişiklik yapılmasıdır. Suçun işlenebilmesi için yapılan değişikliğin belgenin anlamını değiştirecek nitelikte olması gerekmektedir.
- Sahte Resmi Belgeyi Kullanmak: Sahte olarak düzenlenen veya değiştirilen resmi belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olması bir önem arz etmeksizin kullanılmasıdır.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Manevi Unsur:
Resmi belgede sahtecilik suçunun manevi unsuru ya da tipikliğin subjektif unsuru kastır yani fail eylemi bilerek veya isteyerek gerçekleştirmelidir. Yargıtay’ın kararları doğrultusunda mağdurun önceden verdiği rıza kastı ortadan kaldırabilmektedir ancak rıza suç işlenmeden önce açıklanmalıdır.
Sahte Resmi Belgede Aldatıcılık (İğfal Kabiliyeti)
Sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyeti ya da aldatma yeteneği belgenin aldatma yeteneğine sahip olup olmadığını objektif olarak değerlendirilmesini ifade eder. Sahtecilik suçundan belgenin belirli bir grubu veya toplumu yanıltacak derecede inandırıcı olması gerekir. Sahte bir belgede resmi belgelerde bulunması gereken unsurların eksik olması belgenin iğfal kabiliyetini zayıflatır ve sahtecilik suçunu geçersiz kılar yani aldatıcı nitelikte olabilmesi için gerçeği yansıttığı izlenimi vermesi şarttır.
Mahkeme suç konusu belgenin aldatıcılık özelliğinin değerlendirir ve gerektiğinde uzman bilirkişilere belgenin yapısal özellikleri yazı ve imza gibi unsurları incelemesi için başvurur. Bilirkişi raporları kesin delil değildir nihai karar mahkemeye aittir.
Kamu Görevlisi Tarafından İşlenen Resmi Belgede Sahtecilik (TCK 204/2)
Kamu görevlisinin sahtecilik sahte belge düzenlemesi veya kullanması, kamu güvenini sarsıcı bir nitelik taşıdığı için cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli haldir. Resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen kamu görevlisi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer kamu görevlisinin düzenlediği belge, suçun işlenmesi sonucu başka bir haksız menfaat sağlanmasına yol açarsa, ceza daha da ağırlaştırılabilir.
Suçun oluşabilmesi için belgenin gerçeği yansıtmadığı ve kamu görevlisinin sahtecilik kastıyla hareket ettiği objektif olarak belirlenmelidir. Belge üzerinde yapılan değişiklikler veya düzenlemeler, kamu görevlisinin yetki alanına giren işlemlerle ilgili olmalıdır. Suçun ispatı için, belgenin orijinal hali ile sahtecilik sonucu değiştirilmiş hali arasındaki farklar değerlendirilir ve gerektiğinde uzman bilirkişi incelemeleri yapılır.
TCK 204’e Göre Suça Teşebbüs ve İştirak İçtima
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. Maddesinde düzenlenen suça teşebbüs, resmi belgede sahtecilik suçu gibi ani suçlarda da mümkündür. Resmi belgede sahtecilik, sırf hareket suçlarından biri olup, belirtilen fiillerden herhangi birinin gerçekleştirilmesiyle suç tamamlanmış sayılır. Ancak eylemin parçalanabilmesi durumunda, suça teşebbüs söz konusu olabilir.
Suça iştirak, TCK’nın 37. Maddesinde “Faillik”, 38. Maddesinde “Azmettirme”, 39. Maddesinde “Yardım etme” ve 40. Maddesinde “Bağlılık kuralı” başlıkları altında düzenlenmiştir. Madde 204’ün birinci fıkrasında, suçun temel halini işleyenler açısından suça iştirak genel hükümler çerçevesinde değerlendirilir. Bu kişiler müşterek fail, dolaylı fail, azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilirler. Ancak, ikinci fıkra kapsamında resmi belgede sahtecilik kamu görevlileri tarafından işlendiğinde, bu suç özgü suç niteliği taşır. Kamu görevlisi olmayan kişiler yalnızca azmettiren veya yardım eden sıfatıyla yargılanabilirler, doğrudan fail olarak sorumlu tutulamazlar.
İçtima, 5237 sayılı TCK’nın 42. Maddesinde düzenlenen bileşik suç ilkesine dayanır. Resmi belgede sahtecilik suçunda, aynı belgeye karşı seçimlik hareketlerden birinin veya birkaçının gerçekleştirilmesi durumunda, temadi (süreklilik) söz konusu olur. Bu durumda, tek fiil ve tek suç mevcuttur. Ancak fiilin kesintiye uğradığı an, dava zamanaşımı süresi işlemeye başlar.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Görevli Mahkeme
Türk Ceza Kanunu 204.madde uyarınca suçun temel şekli söz konusuysa görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi iken aynı maddenin 2.fıkrasında düzenlenmiş olan halinde görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. Bunun sebebi ise suçu işleyen failin kamu görevlisi olmasıdır.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Cezalar ve Zamanaşımı
Türk Ceza Kanunu’nun 204. Maddesinin 1. Fıkrasına göre, resmi belgede sahtecilik suçunun temel hali için öngörülen ceza, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.
Maddenin 2. Fıkrası, suçun failinin kamu görevlisi olması durumunda uygulanır ve bu nitelikli hal için ceza üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.
TCK’nın 204. Maddesinin 3. Fıkrasında göre, sahtecilik suçuna konu olan belgenin sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden sayılması durumu daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu durumda 204. Maddenin ilk iki fıkrasına göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Ayrıca TCK 211. maddesinde suçun manevi unsuruna dayalı bir daha az cezayı gerektiren bir nitelikli hal düzenlenmiştir.
Daha az cezayı gerektiren hal
Madde 211-
(1) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
Buna göre belgede sahtecilik suçunun işlenmesi ile gerçek bir hukuki ilişkinin ispatlanması amaçlanmışsa verilecek ceza yarı oranında indirilecektir.
Resmi Belgede Sahtecilik Suçuna Yargıtay Kararlarıyla Bakış
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/1334 E., 2020/346 K. sayılı kararında resmi belgede sahtecilik suçu;
“… Maddede, resmî belgede sahtecilik suçu tanımlanmıştır.
Suçun konusu resmî belgedir.
Belge, eski dilimizdeki ‘evrak’ kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kağıt anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, yazılı kağıt niteliğinde olmayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır.
Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir.
Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayalî belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir.
Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır.
Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır.
Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukukî bir kıymet taşıması, hukukî bir hüküm ifade eylemesi, hukukî bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.
Resmî belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazıyı ifade etmektedir. Bu itibarla, düzenlenen belge ile kamu görevlisinin ifa ettiği görev arasında bir irtibatın bulunması gerekir. Bu itibarla, bir kamu kurumu ile akdedilen sözleşme dolayısıyla özel hukuk hükümlerinin uygulama kabiliyetinin olması hâlinde dahi, resmî belge vardır. Çünkü sözleşme, kamu kurumu adına kamu görevlisi tarafından imzalanmaktadır.
Ayrıca belirtilmelidir ki, her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla, araç plakaları da resmî belge olarak kabul edilmek gerekir.
Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır.
Birinci seçimlik hareket, resmî belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmî belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.
Sahtelikten söz edebilmek için, düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Başka bir deyişle, sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tâbi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmesi gerekir.
İkinci seçimlik hareket, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmî belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan resmî belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmî belgeyi bozmak suçu oluşur.
Birinci ve ikinci seçimlik hareketle bağlantılı olarak belirtilmek gerekir ki; sahteciliğin, belgenin üzerindeki bilgilerin bir kısmına veya tamamına ilişkin olmasının, suçun oluşması açısından bir önemi bulunmamaktadır.
Üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmî belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmaktadır. Birinci fıkrada tanımlanan suçtan farklı olarak, bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belge olması gerekir. Bu bakımdan, resmî belgede sahteciliğin kamu görevlisi tarafından yapılmasına rağmen, düzenlenen sahte resmî belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olmaması hâlinde, bu fıkra hükmü uygulanamaz.
Söz konusu suçu oluşturan hareketler, birinci fıkrada tanımlanan suçu oluşturan seçimlik hareketlerden ibarettir. Ancak, bu bağlamda özellikle belirtilmelidir ki, kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi, bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi hâlinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşur.
Maddenin üçüncü fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun konu bakımından nitelikli unsuru belirlenmiştir. Buna göre, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, cezanın belirlenen oranda artırılması gerekir. Bu hüküm, belgelerde sahtecilik suçları ile delil teorisi arasındaki ilişki göz önüne alınarak, daha üstün ispat gücüne sahip belgeyi daha fazla korumak ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak, değişik yorumlara son vermek maksadıyla bir belgenin böyle bir güce sahip olup olmadığının saptanması için kanunlarda bu hususu belirten bir hüküm bulunması gerekli sayılmıştır.” Biçimindedir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Belgenin varlığı için üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriği haiz olması, hukuki değer taşıması ve hukuki sonuç doğurucu nitelikte olması gerekmektedir. Bu husus maddenin gerekçesinde; “…Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir…Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukukî bir kıymet taşıması, hukukî bir hüküm ifade eylemesi, hukukî bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.” Şeklinde vurgulanmıştır.
Belge içeriğinin hukuki değer taşıyıp taşımadığı veya bir hukuki ilişkiyi ispata uygun olup olmadığı genel hukuk ilkelerine ve belgenin kullanıldığı hukuki ilişkinin özelliklerine göre objektif şekilde değerlendirilmelidir. Yazı içeriğinin herkes ya da belirli bir grup tarafından anlaşılabilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde belge hukuki sonuç doğurucu özellikte olmayacağından sahtecilik suçunun maddi unsuru da gerçekleşmeyecektir (… Gökcen, Belgede Sahtecilik Suçları, Adalet Yayınevi, 5. Bası, Ankara, 2018, s. 61 vd.; Kubilay Taşdemir, Belgelerde Sahtecilik Suçları, Ankara, 2013, s. 23 vd.).
Diğer taraftan resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 sayılı kararında da, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup hâkim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.
Görüldüğü gibi, mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmî belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama hâlinde ise mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.” şeklinde değerlendirilmiştir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155): Unsurları, Cezası ve Yargıtay Kararları
Güveni kötüye kullanma suçu nedir, cezası ne kadar? TCK 155 kapsamında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, zamanaşımı ve nitelikli haller hakkında detaylı bilgi alın.
Yağma Suçu Nedir? TCK 149’a Göre Cezası ve Unsurları
Yağma suçu nedir ve Türk Ceza Kanunu’nda nasıl düzenlenmiştir? Nitelikli yağma, cezaları ve etkin pişmanlık uygulamaları hakkında detaylı bilgi alın.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ve Cezası: TCK 123
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu nedir? TCK 123’e göre bu suçun cezası, unsurları, ve şikayet süreci hakkında detaylı bilgi edinin. Telefonla rahatsız etmenin ve gürültü yapmanın cezaları burada.