Parada Sahtecilik Suçu ve Cezası: TCK 197 Maddesi
Parada sahtecilik suçu ceza hukuku alanında sık karşılaşılan, özellikli bir suç tipi olarak karşımıza çıkar. Parada sahtecilik ile suçlanıyorsanız veya bu suçlama nedeni ile sizin ya da bir yakınınız hakkınızda gözaltı veya tutuklama tedbirleri uygulanmakta ise mutlaka bir ceza avukatı desteğinden faydalanmanız gerekir. İstanbuldaki ceza hukuku avukatınız, Viridis Legal Partners olarak ceza yargılamasının tüm aşamalarında sizlerin yanındayız.
Parada sahtecilik suçu ile suçlanıyorsanız ya da özel belgede suçunun mağduru iseniz etkili ceza avukatı hizmetleri için hemen bizimle iletişime geçin.
Parada Sahtecilik Suçu Nedir?
Parada sahtecilik suçu, Türkiye’de veya yabancı bir ülkede yasal olarak tedavülde bulunan paraların sahte olarak üretilmesi , sahte olduğu bilindiği halde ülkeye sokulması, taşınması, saklanması veya tedavülde kullanılması gibi fiillerle işlenen, seçimlik hareketli bir suçtur. Halk arasında “kalpazanlık” olarak da adlandırılmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nda resmi evrakta sahtecilik ya da özel belgede sahtecilik suçu gibi kamu güvenliğini koruma amacıyla düzenlenen suçlardan biri olan parada sahtecilik suçu, TCK m. 197’de yer almaktadır. Ayrıca, TCK m. 198 kapsamında, paraya eşdeğer kabul edilen değerli evrak ve madenler üzerinde sahtecilik yapılması da aynı cezai yaptırımlara tabi tutulmuştur.
Parada sahtecilik
Madde 197
(1) Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Paraya eşit sayılan değerler
Madde 198
(1) Devlet tarafından ihraç edilip de hamiline yazılı bonolar, hisse senetleri, tahviller ve kuponlar, yetkili kurumlar tarafından çıkarılmış olup da kanunen tedavül eden senetler, tahviller ve evrak ile milli ziynet altınları, para hükmündedir.
Buna göre Türkiye’de ya da başka ülkelerde tedavülde bulunan paraların veya TCK 198. Maddesi gereği para hükmünde sayılan değerlerin sahte olarak üretilmesi, Türkiye’ye sokulması, muhafaza veya nakil edilmesi veyahut da tedavüle konulması halinde parada sahtecilik suçu oluşacaktır.
Parada Sahtecilik Suçu ve Cezası
Parada sahtecilik suçunun cezası, işlenen fiilin niteliğine göre üç fıkra halinde düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre, sahte para üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle süren kişi, 2 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. İkinci fıkrada, sahte parayı bilerek kabul eden kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası öngörülmüştür. Üçüncü fıkrada ise, sahteliğini bilmeden aldığı parayı sahte olduğunu öğrendikten sonra tedavüle koyan kişi için 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası hükme bağlanmıştır.
Parada sahtecilik suçu kapsamında yalnızca TCK m. 197/3’te düzenlenen suç nedeniyle verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Diğer fıkralarda yer alan suçlar için, cezanın ağırlığı veya hapis ve adli para cezasının birlikte öngörülmesi nedeniyle adli para cezasına çevirme mümkün değildir. Ayrıca, suç nedeniyle hükmedilen hapis veya adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Bunun yanı sıra, mahkeme tarafından verilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.
Parada sahtecilik suçu şikayete tabi suçlardan olmadığı için savcılık tarafından resen soruşturulur ve kovuşturulur. Bu nedenle, suçtan zarar görenin şikayetçi olup olmaması soruşturma sürecini etkilemez, ayrıca şikayetten vazgeçme de davanın düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, uzlaşma kapsamında da değildir, dolayısıyla fail ile mağdur arasında uzlaştırma süreci işletilemez.
Ceza davasının zamanaşımı süresi, suçun niteliğine göre değişiklik göstermektedir. TCK m. 197/1 kapsamında yargılama yapılan durumlarda dava zamanaşımı 15 yıl, TCK m. 197/2 ve 197/3 kapsamında yargılama yapılan durumlarda ise 8 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süreler içinde dava açılmazsa veya açılmış dava belirlenen sürede sonuçlandırılmazsa, ceza davası düşer.
Parada Sahtecilik Suçunun Unsurları
Parada sahtecilik suçu, kasten işlenen bir suç olup, belirli unsurları içermektedir. Sahte olarak üretilen paranın ilgili ülkede yasal olarak tedavülde bulunmasıdır.
Parada Sahtecilik Suçunda Fail
Sahte parayı üreten, dağıtan, muhafaza eden veya nakleden kişi suçun faili olarak kabul edilir. Ancak, sahte paranın bir kişiye verilmesi, o kişiyi mağdur yapmaz ve mağdur sıfatını taşıyan kişi cezai sorumluluk taşımaz.
Kalpazanlık Suçunda Kripto Paralar
Parada sahtecilik suçu yalnızca devlet tarafından tedavüle sürülen paralar için geçerlidir. Kripto paralar bu suç kapsamında değerlendirilmez.
Paraya Eşdeğer Değerler: Parayla aynı hukuki statüye sahip olan hisse senetleri, tahviller, yazılı bonolar gibi değerli evraklar da parada sahtecilik suçu kapsamında değerlendirilir.
Kalpazanlık Suçunda Fiil Unsuru
Türk Ceza Kanunu’na göre, aşağıdaki fiillerin bir veya birkaçının gerçekleşmesi halinde parada sahtecilik suçu oluşmuş sayılır:
- Sahte para üretmek,
- Üretilen sahte parayı ülkeye sokmak veya nakletmek,
- Sahte olduğunu fark ettiği parayı kasten tedavüle sürmek,
- Sahte parayı saklamak veya elde tutmak,
- Sahte parayı kullanıma sunmak,
- Paranın sahte olduğunu bilerek kabul etmek.
Sahte Parayı Üretme, Nakletme ve Tedavüle Koyma Suçu
Parada sahtecilik suçu, yabancı veya milli paranın taklit edilerek oluşturulmasını ifade eder. Örneğin, bilgisayar ortamında tasarlanan sahte bir paranın matbaada basılması bu suç kapsamında değerlendirilir. Bunun yanı sıra, sahte olduğunu bilerek herhangi bir para biriminin Türkiye’ye sokulması veya Türkiye içinde nakledilmesi de parada sahtecilik suçunu oluşturur. Aynı şekilde, sahte olduğunu bilerek parayı saklamak veya muhafaza etmek de suç kapsamındadır. Muhafaza etme fiilinin cezalandırılmasının nedeni, bu paranın her an dolaşıma sokulmaya hazır halde bulunmasıdır.
Parada sahtecilik suçunun en temel unsurlarından biri sahte paranın piyasaya sürülmesi, yani dolaşıma sokulmasıdır. Bu durum, tedavül olarak adlandırılır. Tedavül, sahte para veya paraya eşdeğer kabul edilen değerlerin mal veya hizmet alımında kullanılması yoluyla piyasaya sürülmesi anlamına gelir. Failin asıl amacı, sahte olan değerleri piyasaya sürerek haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmış olur. Ancak, failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik alanına girmemesi durumunda, tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalır. Bu durumda, dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşur.
Sonuç olarak, parada sahtecilik suçu, kamu güvenliğini doğrudan ilgilendiren ağır bir suçtur ve failler, Türk Ceza Kanunu’nun 197. Maddesi uyarınca ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalır.
Sahte Parayı Bilerek Kabul Etme Suçu
Türk Ceza Kanunu’nun 197. Maddesinin 2. Fıkrası, sahte parayı bilerek kabul etme fiilini suç olarak tanımlamaktadır. Bu düzenlemeye göre, sahte olduğunu bilerek parayı kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşumu için paranın sahte olduğunu bile bile kabul etmek yeterlidir; başka türden bir davranış gerekmez.
Parada Sahtecilik Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümleri
Türk Ceza Kanunu’nun 201. Maddesi, parada sahtecilik suçunda etkin pişmanlık hükümlerini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, sahte para veya kıymetli damga üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya kabul eden kişi, belirli şartları yerine getirdiğinde cezadan muaf tutulabilir.
Etkin Pişmanlık Şartları:
- Tedavüle Koymadan Önce İtiraf: Fail, sahte para veya damgaları henüz tedavüle sokmadan ve resmi makamlar tarafından suç henüz tespit edilmeden önce, diğer suç ortaklarını ve sahte paraların üretildiği veya saklandığı yerleri yetkili mercilere bildirmelidir.
- Yakalama ve Ele Geçirme: Yapılan bu bildirim sonucunda, suç ortaklarının yakalanması ve sahte paraların veya damgaların ele geçirilmesi sağlanmalıdır.
Bu şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, fail hakkında cezaya hükmolunmaz. Ayrıca, sahte para üretiminde kullanılan alet ve malzemeleri izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişi de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Bunun için, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve bu malzemelerin üretildiği veya saklandığı yerleri ilgili makama haber vermesi ve bu bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve malzemelerin ele geçirilmesini sağlaması gerekmektedir. Bu durumda da fail hakkında cezaya hükmolunmaz.
Parada Sahtecilik Suçunda Zincirleme Suç Uygulaması
Aynı anda üretilen, taşınan veya ülkeye sokulan sahte paralar, tek bir parada sahtecilik suçu olarak kabul edilir. Bu fiillerin gerçekleştirilmemiş olması bile, yasa dışı şekilde elde edilen sahte paraların ve paraya denk değerlerin piyasaya sürülmesi durumunda “tedavüle koymak” fiili söz konusu olur. Tedavüle koyma, sürekli bir eylem olduğu için tek bir suç teşkil eder. Örneğin, aynı gün içerisinde İstanbul’da farklı zaman dilimlerinde sahte para piyasaya sürülmesi halinde bu tek bir suç olarak kabul edilir ve zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
Ancak, sahte paraların farklı zamanlarda ve yerlerde piyasaya sürülmesi durumu, her bir eylemi bağımsız bir suç olarak nitelendirir. Bu durumda, fiil arasında hukuki ya da fiili bir kesinti olmuşsa, zincirleme suç hükümleri geçerli olmaz. Örneğin, İstanbul’da sahte para piyasaya sürüp, 10 gün sonra İzmir’e gidip tekrar sahte para piyasaya süren fail, her iki olayda ayrı ayrı parada sahtecilik suçu işlemiş olur.
Paraya Eşit Sayılan Değerlerde Sahtecilik (TCK 198)
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “paraya eşit sayılan değerler” olarak tanımlanan unsurlar, para olmasalar da, devir ve ciro işlemine gerek duymadan elden ele geçebilen ve gerektiğinde ödeme aracı olarak kullanılabilen değerlerdir.
Bu kapsamda, devlet tarafından ihraç edilen hamiline yazılı bonolar, hisse senetleri, tahviller ve kuponlar, ilgili Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarılmış ve Devlet Hazinesi’nin borçlandırıldığı belgeler olarak para hükmünde sayılır.
Ayrıca, yetkili kurumlar tarafından çıkarılan ve kanunen tedavül eden senetler, tahviller ve evrak ile milli ziynet altınları da para olarak kabul edilir. Öte yandan, altının borsalarda değer kazanması veya kaybetmesi, yani altın paranın üzerinde yazılı nominal değerinden farklı bir kıymetle tedavül etmesi, onun “para” olma niteliğini etkilemez. Ancak, ülkemizde alınıp satılmakta olan ziynet altınlar, kanunen tedavül etmediklerinden “para” sayılmadıkları ve bunların taklit veya tağyiri olanaklı bulunduğundan, bu durumlar için özel düzenlemeler bulunmaktadır.
Sahte Para ve Aldatma Kabiliyeti (İğfal Kabiliyeti)
Parada sahtecilik suçu, sahte paraların üretilmesi, dağıtılması veya kullanılmasıyla ilgili ciddi bir suçtur. Bu suçun oluşabilmesi için, sahte paraların aldatma kabiliyetine sahip olması gerekir. Aldatma kabiliyeti, sahte paraların, uzman olmayan kişiler tarafından bile kolayca fark edilemeyecek şekilde gerçek paraya benzer olması anlamına gelir. Eğer sahte paralar, uzman olmayan kişiler tarafından bile kolayca ayırt edilebiliyorsa, bu durumda aldatma kabiliyeti bulunmaz ve parada sahtecilik suçu oluşmaz.
Aldatma kabiliyeti, sahte paraların gerçek paraya benzerlik derecesini ifade eder. Eğer sahte paralar, uzman olmayan kişiler tarafından bile kolayca fark edilebiliyorsa, bu durumda aldatma kabiliyeti bulunmaz ve parada sahtecilik suçu oluşmaz.
Sonuç olarak, parada sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, sahte paraların aldatma kabiliyetine sahip olması gerekir. Bu da, sahte paraların, uzman olmayan kişiler tarafından bile kolayca fark edilemeyecek şekilde gerçek paraya benzer olması anlamına gelir.
Parada Sahteclik Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2016/190E., 2019/6651K. Sayılı ve 13.02.2019 tarihli kararı:
‘’ … Madde metninde parada sahtecilik suçu tanımlanmıştır.
Suçun konusu paradır. paranın, madeni veya kağıt para ya da millî veya yabancı para olması arasında fark gözetilmemiştir. Suç konusu paranın kanunen tedavülde bulunması gerekir. Bu nedenle, tedavülden kaldırılmış ve örneğin antika özellik taşıyan paranın sahte olarak üretilmesi, ancak dolandırıcılık suçu bağlamında değerlendirilebilir.
Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, sahte olarak üretme, ülkeye sokma, nakletme, muhafaza etme ve tedavüle koyma olarak belirlenmiştir.
sahte paradan söz edebilmek için, üretilen paranın sahteliğinin beş duyu organıyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Başka bir deyişle, tecrübe sahibi olmayan ve parayı özel bir incelemeye tâbi tutmayan bir kimsenin bu parayı gerçek para olarak kabul etmesinin olanaklı bulunması gerekir. Gerçek para olmadığı ilk bakışta anlaşılabilen durumlarda, suçtan söz edilemez. Başka bir deyişle, para görüntüsü taşımakla birlikte aldatıcılık özelliği olmayan kağıt veya maden parçası, bu suçun konusunu oluşturmaz. Bu hususu vurgulamak için uygulamamızda sahte paranın ‘sürüm yeteneği’nden söz edilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında sahte parayı kabul etmek, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için, kabul edilen paranın sahte olduğunun bilinmesi gerekir; yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir.
Üçüncü fıkrada ise, sahteliği bilinmeden kabul edilen paranın bu niteliğinin öğrenilmesine rağmen tedavüle konulması, birinci fıkraya göre daha az cezayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, kişi sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı, bu özelliğini öğrendikten sonra elinden çıkarmaya çalışmaktadır.” şeklinde açıklanmıştır.
parada sahtecilik suçu kamu güvenine karşı işlenen suçlardan olup zarar görme tehlikesi altında bulunan ve kamu güveni zedelenen tüm toplum bu suçun mağduru durumundadır.
Bununla birlikte sahte paranın kullanılması hâlinde bireyler de zarara uğramaktadırlar. parada sahtecilik suçunun maddi konusu para ya da paraya eşit sayılan değerlerdir. para Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde “Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı.” olarak tanımlanmıştır. paranın gerçekliğine ve üzerinde yazılı değerine duyulan güven, ekonomik hayatta ödeme vasıtası olan işlevinin sürmesini sağlamaktadır. (Osman Yaşar- Hasan Tahsin Gökcan- Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 5. Cilt, Ankara, 2014, s. 6048.) Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi suça konu para tedavülde bulunmak kaydıyla milli ya da yabancı bir ülkeye ait kağıt veya madeni para olabilir. Bununla birlikte alışverişlerde kullanılabilen fiş, marka, kupon gibi şeyler bu suç kapsamına girmemektedir.
parada sahtecilik suçunun oluşabilmesi için aldatma yeteneğinin varlığı gerekmektedir. Mülga 765 sayılı TCK’nın 321. maddesinde; “Taklit ya da tağyir edilen paranın kalplığı kolaylıkla anlaşılabilir surette ise geçen maddelerdeki cezalar üçte bire kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemede paranın kalplığı yani “sürüm yeteneği” nin bulunmaması bir indirim sebebi olarak öngörülmüşken 5237 sayılı Kanun’un 197. maddesinin gerekçesinde sürüm yeteneği ile kandırma yeteğinin aynı anlamda kullanıldığı belirtilmiştir. Dolayısıyla suç tarihinde sürüm yeteneği olmayan sahte para nedeniyle fail hakkında ceza indirimine gidilmeyecek beraatine karar verilecektir. Bu durumda sahte paradan bahsedilebilmesi için aldatma kabiliyetinin beş duyu organıyla fark edilmemesi ve CMK’nın 73. maddesi kapsamında yetkili kurumların merkez ve taşra birimleri tarafından sahteliğin tespit edilmesi gerekmektedir.
parada sahtecilik suçu seçimlik hareketlerle işlenebilen suçlardan olup bu seçimlik hareketler TCK’nın 197. maddesinin 1. fıkrasında “… memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, … cezalandırılır.” şeklinde sayılmıştır. Suçun oluşması için sayılan eylemlerden bir tanesinin gerçekleştirilmesi yeterli olup ayrıca paranın tedavüle sürülmesi zorunlu değildir. Bununla birlikte birden çok seçimlik hareket birlikte işlenmesi hâlinde cezanın bireyselleştirilmesi sırasında TCK’nın 61. maddesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması gerekmektedir.
Somut olay gözetildiğinde tipe uygunluk bakımından ” sahte parayı tedavüle koyma” eylemine ayrıca değinmek faydalı olacaktır. sahte parayı tedavüle koymak onu ekonomik hayata dahil etmek, piyasada kullanılmasını sağlamak anlamına gelmekte olup diğer seçimlik hareketlerin aksine zarar doğurma riski en yüksek olan eylem şeklidir. Bu seçimlik harekette suç teşkil eden davranış sahte parayı tedavüle koyma/sürme olup tedavül görmesini sağlaması gerekli değildir. Tedavüle koyma eylemi, failin sahte parayı bu amaçla muhatabına vermesi ile tamamlanır. (Osman Yaşar- Hasan Tahsin Gökcan- Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 5. Cilt , Ankara, 2014,s 6054.)
parada sahtecilik suçunun manevi unsuru kasttır. Suçun oluşumu için zarar doğması şart olmayıp bu suça iştirak mümkündür. İştirak, azmettirme veya yardım etme şeklinde olabileceği gibi suça iştirak eden kişilerin fiile hâkimiyet kurmaları hâlinde müşterek faillik şeklinde de olabilir.
Aynı anda temin edilen sahte paraların değişik tarihlerde piyasaya sürülmesi olarak da ifade edilebilen tedavüle koyma eylemi niteliği itibarıyla süreklilik arz edip teselsülü bünyesinde barındırdığından bu seçimlik harekete ilişkin olarak zincirleme suç veya gerçek içtima kuralları uygulanmayacak ve failin kesintisiz olarak gerçekleşen eylemi tek suç olarak kabul edilecektir. Yargıtayın yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Ancak bu durum tedavüle koyma fiilinin her zaman tek suç oluşturacağı şeklinde yorumlanmamalıdır. Hukuki veya fiili nedenlerle temadinin kesilmesinden sonra eylemin tekrar sürdürülmesi hâlinde farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar dikkate alınarak yapılmalıdır. ‘’
Sıkça Sorulan Sorular:
TCK 197’ye göre sahte para suçunun cezası nedir?
TCK 197. Maddeye göre, sahte para üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Sahte para kullanan bir kişi hangi suçları işler?
Sahte para kullanan kişi, “sahte parayı bilerek kabul etme” suçunu işlemiş olur. Bu suç, TCK 197/2’de düzenlenmiştir ve bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
Parada sahtecilik suçunda etkin pişmanlık nasıl uygulanır?
Parada sahtecilik suçunda etkin pişmanlık, failin suçun işlenmesinden sonra pişmanlık duyarak yetkili mercilere bilgi vermesi halinde, cezada indirim veya cezasızlık uygulanmasını sağlar. Bu düzenleme, TCK 201. Maddesinde yer almaktadır.
Sahte para kabul etmek suç mu?
Evet, sahte parayı bilerek kabul etmek suçtur. Bu suç, TCK 197/2’de düzenlenmiş olup, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
Parada sahtecilik suçunda dava zamanaşımı ne kadar?
Parada sahtecilik suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıldır. Bu süre, TCK 66. Maddesinde düzenlenmiştir.
Sahte para kullanan biri hangi cezayı alır?
Sahte parayı bilerek kullanan kişi, “sahte parayı bilerek kabul etme” suçunu işlemiş olur ve bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
Kalpazanlık suçu cezası ne kadar?
Kalpazanlık, yani parada sahtecilik suçu, TCK 197/1’e göre iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Sahte para nasıl anlaşılır?
Sahte paralar, genellikle orijinal paraların güvenlik özelliklerini taşımazlar. Bununla birlikte, banknotların suya dayanıklı kağıt, hologram, su işareti, güvenlik ipliği gibi özellikleri bulunur. Şüpheli durumlarda, banknotları ışığa tutarak veya özel cihazlarla kontrol etmek faydalı olacaktır.
Parada sahtecilik suçunda etkin pişmanlık nedir?
Etkin pişmanlık, failin suçun işlenmesinden sonra pişmanlık duyarak yetkili mercilere bilgi vermesi halinde, cezada indirim veya cezasızlık uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
Sahte para kullanımı şikayete tabi mi?
Sahte para kullanımı, şikayete tabi olmayan bir suçtur. Bu nedenle, mağdurun şikayeti olmasa bile savcılık tarafından resen soruşturma başlatılabilir.